rss: yazılar

yönetici

Vesile ve Tevessül -1

0 yorum

Yaşadığımız çağda bir yandan fikir akımlarının etkisi, diğer yandan İslâmî konularda giderek artan eğitim eksikliği, son derece yüzeysel bazı eleştirilerin zamanla yanlış bir şekilde kemikleşmesine sebep oluyor. İtikat sahasına dair mevzular da bu yanlıştan nasibini alıyor. Geçtiğimiz aylarda ele aldığımız şefaat konusu gibi, tevessül de kaynaklara bakmadan, yeterince düşünülmeden ele alınan bir konu. Ne yazık ki yapılan eleştiriler kafaları karıştırıyor. Oysa aynı mevzular İslâm’ın ilk asırlarında da söz konusu olmuş ve İslâm alimleri bu konuları kesin olarak çözmüşler, Kur’an ve Sünnet’e dayanarak gerekli cevabı vermişlerdir.

Vesile kelimesi “vasıta, yol, sebep, derece, yakınlık, şefaat ve fırsat” gibi manalara gelir. Dinî bir terim olarak da “Allah katında derece elde etmek, bir fayda sağlamak veya bir zararı savmak, dünya ve ahirette arzulanan bir şeyi elde etmek için Allah’a taatte bulunup salih amel işlemek veya bir peygamber, Allah katında derece sahibi olan bir veli üzerinden Allah’tan istemek” demektir.

Ayrıca vesile, “cennette yüksek bir derecenin, bir makamın ve Hz. Peygamber s.a.v.’e verilecek şefaatin adıdır.” (Buharî, Müslim)

Vesile ile aynı kökten türemiş olan tevessül de aynı manadadır. Son devrin İslâm alimlerinden Ebu Bekir Câbir Cezâirî, “Akîdetü’l-Mü’min” adlı eserinde şöyle tarif eder: “Allah Tealâ’ya yaklaşmak, huzurunda manevi itibar ve derece bulmak yahut bir faydanın elde edilip zararın defedilmesiyle ihtiyacı gidermek için salih bir amel veya salih bir zatla Cenab-ı Hakk’a yakınlık sağlamaktır.”

Diğer bir tarife göre tevessül, herhangi bir arzusu veya isteği olan kişinin “Allahım! Şu sıkıntımın giderilmesi veya şu isteğimin gerçekleşmesi için falan zatın senin katındaki yeri, mevkii, hakkı, hürmeti adına, onun hatırına senden istiyorum” diyerek dua edip ihtiyacını Cenab-ı Hakk’a arz etmesidir. (Muhammed Nesib Rifâî, et-Tevessül)
Yaşadığımız çağda bir yandan fikir akımlarının etkisi, diğer yandan İslâmî konularda giderek artan eğitim eksikliği, çok yüzeysel bazı eleştirilerin zamanla yanlış bir şekilde kemikleşmesine sebep olmuş bulunuyor. İtikad sahasına dair mevzular da bu alanın içine giriyor.

Geçtiğimiz aylarda ele aldığımız şefaat konusu gibi tevessül de, bu konudaki kaynaklara bakmadan ve yeterince düşünülmeden ele alınan bir konu. Ne yazık ki yapılan eleştiriler kafaları karıştırıyor. Oysa aynı mevzular İslâm’ın ilk asırlarında da söz konusu olmuş ve İslâm alimleri bu konuları kesin olarak çözmüşler, Kur’an ve Sünnet’e dayanarak gerekli cevabı vermişlerdir.

Devam edecek…


Bu yazı 912 kere okunmuştur.


Sosyal medya:



Bu yazıya yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

NFL Jerseys Free Shipping