rss: yazılar
arama
Üç Aylar ve Peygamber Duası

Rasul-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz’in bir duası şöyledir; “Allahım! Recep ve Şaban ayında bizi bereketlendir ve bizi Ramazan’a ulaştır!” (Münâvî, Feyzu’l-Kadir)
Hamdolsun Rabbimize. Lütfettiği nice nimetler içinde üç aylara bir daha ulaştırdı bizi. Geliniz hep birlikte Efendimiz (s.a.v.)’in bu duasıyla karşılayalım Recep ayını. Duanın içindeki manaları anlama gayretiyle çalalım Yüce Rabbimizin kapısını.
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, bu aylarında Yüce Mevlâ’dan bereket diliyordu duasında.
Peki, Recep ve Şaban aylarını niçin zikretmişti?
Bu aylarda insanın bereketlenmesi ne anlama geliyordu?
Neden Ramazan ayına bereketlenerek ulaşmayı Yüce Mevlâ’dan özellikle niyaz etmişti?
Şüphe yok ki Peygamber (s.a.v.) Efendimizin bu duasında hedefte Ramazan ayı vardı.
Ramazan Kur’an’ın indirildiği ay… Oruç ibadetinin farz kılındığı, şeytanların bağlandığı, bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesinin içinde saklandığı rahmet ayı.
Ramazan ayını doyasıya yaşayabilmek, inanan insanlar için yılın en büyük hedefi. Rasul-i Ekrem (s.a.v.), “Bizi Ramazan’a ulaştır.” niyazıyla duasını bitirmişti. Böylece, bizim de böyle bir hedefimizin ve derdimizin olmasını bize öğretiyordu. Her yıl Ramazan ayını ve Kadir gecesini doyasıya yaşayabilmek için kendisinin yaptığı gibi duaya yapışmamız gerektiğini tenbih ediyordu.
Recep ve Şaban aylarının bereketinde
Herkes bir şekilde Ramazan’a ulaşıyor. Ama duada kastedildiği şekilde Ramazan’a ulaşabilmek, hemen önünde bulunan Recep ve Şaban aylarında bereketlenmekle mümkün. Rasul-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz, “Recep ve Şaban ayında bizi bereketlendir.” diyerek yakarıyordu. Bu bereketle de Ramazan’a ulaştırılmasını niyaz ediyordu Yüce Mevlâ’dan.
Bereketlenmek, bir şeylerin artırılması ve çoğaltılması anlamına gelir. Bu bereketlenme gönüllerde olacak, oradan ibadetlere, dualara, hayırlı amellere yansıyacak.
Bir müslüman bu bereketi her günkü ibadetiyle, dualarıyla ve hayırlı amelleriyle belirli bir düzende zaten yaşamaktadır. Yüce Mevlâ da ona lütuflarıyla ihsanda bulunmaktadır.
Recep ve Şaban ayı gelince Yüce Mevlâ’dan ibadetlerimizi ve hayırlı amellerimizi bereketlendirmesini dilemeliyiz. Gönüllerimizdeki kulluk coşkusunu artırması, yegâne hakikat olan zatıyla ilgili irfanımızı çoğaltması için yalvarıp yakarmalıyız. O ihsanda bulunmazsa sadece kendi gayretimizle hiçbir şey elde edemeyeceğimizi, bütün gönlümüzle itiraf etmeliyiz.
Recep ve Şaban aylarında buna daha fazla muhtaç olduğumuzu hissetmeliyiz. Çünkü yılın zirvesi sayılan Ramazan ayı geliyor. Çünkü zamanın kıblesi diyebileceğimiz Kadir gecesi yaklaşıyor. Rabbimizin, hakkında özel bir sure indirmiş olduğu Kadir gecesi biraz ötede duruyor.
“Biz onu (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik. Bilir misin nedir Kadir gecesi? Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. O gece melekler ve Rûh (Cebrail a.s.) her iş için iner dururlar. O gece esenlik doludur; ta fecrin doğuşuna kadar.” (Kadr, 1-5)
Ramazan’a doğru
Ramazan ayına yaklaşırken, üç ayların bu ilk iki adımında öncelikle kul olduğumuzu, acizliğimizi ve birçok eksiklerimizin bulunduğunu kabul edeceğiz. Boynumuzu büküp af dileyeceğiz. Oruç tutmaya çalışacağız. Efendimiz (s.a.v.)’in tavsiyelerine gönül kulağımızı vereceğiz:
“Recep ayında Allah’tan af dilemeyi çoğaltınız. Çünkü Allah’ın bu ayın her saatinde azat ettiği nice kulları vardır. Allah’ın bazı şehirleri vardır ki oraya Recep ayında oruç tutanları koyacaktır.” (Süyutî, Câmiu’l-Ehâdis)
Allah’a secde etmek için minarelerden davet geldiğinde en yakın mescitte cemaate katılmaya özen göstereceğiz.
Her gün düzenli olarak Kur’an’a zaman ayıracağız. Günlük zikirlerimizi ve üstlendiğimiz diğer hayırlı amellerimizi gücümüz nisbetinde yerine getirmeye çalışacağız.
Allah’ın lütfuyla bereketlenerek Ramazan-ı şerife ulaşacağız, İnşallah.
________________
Mehmet IŞIK, Semerkand Dergisi, Eylül 2010.
Bu yazı 1.206 kere okunmuştur.
Sosyal medya:
Tweetle