rss: yazılar
arama
Tatlı Dili Tamamlayan Güler Yüz

Güler yüz ve tatlı dil, sevgi ve merhamet dolu bir kalbin ürünüdür. Güler yüz ve tatlı dil, insanları birbirine yaklaştıran, kaynaştıran, dostluk bağlarının temelini atan insanî bir davranış biçimidir. Güler yüz ve tatlı dil, Hz. Peygamber’in [sallallâhu aleyhi ve sellem] ahlâkı ve en belirgin özelliğidir. Allah Resûlü [sallallâhu aleyhi ve sellem], muhataplarına karşı daima güler yüzlü ve tatlı dilli bir üslup kullanmıştır. Onun davetindeki başarıda, güler yüz ve tatlı dilin önemli bir yeri vardır. Yüce Allah, Hz. Peygamber’in [sallallâhu aleyhi ve sellem] bu vasfını şöyle övmektedir:
“Allah’ın rahmeti sayesinde onlara yumuşak davrandın; eğer kaba ve katı kalpli olsaydın elbette etrafındakiler dağılıp giderlerdi. Artık onları affet ve onlar için bağışlanma dile” (Âl-i imrân 3/159).
Onun muhataplarına ilgisi o kadar içten ve samimiydi ki ashaptan her biri kendisini Hz. Peygamber’in [sallallâhu aleyhi ve sellem] en yakın dostu zannederdi. Resûlullah [sallallâhu aleyhi ve sellem], hep güler yüzlü ve tatlı sözlü olmuş ve bu güzel ahlâkı bizlere de tavsiye ederek şöyle buyurmuştur:
“Sizler, mallarınızla herkesi hoşnut edip gönüllerini alamazsınız. O halde onları güler yüz, tatlı dil ve güzel ahlâkla memnun etmeye çalışınız.”1
Bir veliye, “Daima halkı güler yüzle karşılıyorsun” dediklerinde, “Az bir şeyle belayı defetmek güçtür, ama güler yüzle dost kazanmak kolaydır” demiştir.
Güler yüz ve tatlı dil, birçok iyiliğin ve güzelliğin anahtarıdır. Tatlı dil ile katı kalpler yumuşar, inatçılar ikna edilir, kırık gönüller tamir edilir, kin ve nefret duyguları, sevgi ve merhamete dönüşür.
Güler yüz ve tatlı dil, kendisi ile barışık olan, huzurlu ve erdemli insanların tutumu olduğundan, bulunduğu ortama da huzur ve sükûnet katar. İç huzuru elde etmiş insanın etrafa yaydığı pozitif enerji ile diğer insanlar da kendisini mutlu ve huzurlu hissederler. Öte yandan, asık suratlı ve sert sözlü kimseler ise menfi tutum ve davranışlarla çevrelerinde çeşitli korku, kaygı ve endişeler oluşmasına yol açarlar. Kötü ve kaba söz, en çok sahibini rahatsız eder.
Güler yüz, gülleri açmış bir bahçe gibidir. Seyredenlere bir güzellik verir, özellikle aile hayatında güler yüzün önemi inkâr edilemez, insan evindeki huzuruna göre topluma huzur katar. Evinden güler yüzle uğurlanmış bir erkek, sabahtan akşama kadar etrafındakilere tebessüm saçar. Bir gülümsemenin pek çok boşanma teşebbüslerini önlediğine hepimiz şahit olmuşuzdur. Asık surat, sert söz yuvaları çekilmez hale getirir. Samimiyeti kaldırır, insanların kalplerini karartır, iyi fikirler beslemekten uzaklaştırır.
Yüzümüz de sözümüz de güzel olmalıdır. Çünkü biz şefkat ve rahmet peygamberinin ümmetiyiz. Çünkü Peygamberimiz [sallallâhu aleyhi ve sellem] kimseye karşı yüzünü ekşitmemiştir. Herkese mütebessim davranmıştır. Böyle olmak bize çok şey kazandırır.
O halde mümin, herkese karşı güler yüzlü, tatlı sözlü, samimi ve sıcak olmalıdır. Bu, kalpteki Allah sevgisinin yansıması, imanın gereği ve merhametin ortaya çıkması demektir.
Şeyh Sa’dî-i Şîrâzî [kuddise sırruh] ne güzel demiş: “Arkadaş! Yumuşaklıkla düşmanın derisini bile yüzebilirsin. Sert muamele ise dostu dahi düşman eder. Örs gibi katı yüzlülük eden herkes, kafasına muhakkak çekiç yer.”
1 Tirmizî. Birr, 58; Hâkim, el-MCıstedrek, 1/124; Ebû Ya’lâ, Mûsned, nr. 6550; Heysemî, Macmau’z-Zevâid, 8/22; Taberânî, Mekârimü’l-Ahlâk, nr. 18; Ibn Ebü’d-Dünya, Istınâu’l-Ma’rûf. nr. 42.
Siraceddin Önlüer, Kalbin Hastalıkları, Semerkand Yayınları.
Bu yazı 2.743 kere okunmuştur.
Sosyal medya:
Tweetle