rss: yazılar
arama
Ötelere Kanat Açmak

Ey kardeş! Takva ehli olmayanın orucunda açlık ve susuzluktan başka fazlaca bir kâr olabilir mi? Sen mide ve şehvetinin yanı sıra; diline, gözüne, kulağına ve diğer azalarına orucu kalkan yap. Gönlünden mal, makam, evlat ve nefs sevgisini sür çıkar. Halkın hizmetinde ol. Onları incitme. Tevazu, merhamet ve müsamahada engin denizler gibi ol ki, meleklerin mertebesine erişesin. Bu söylenenleri kulağının ardına atıp geçme sakın. Bu sözleri dinlemez şehvetlerine uyar, kin, kavga, hile, düşmanlık, tuzak ve nifakla meşgul olursan, bil ki şeytanların mertebesine inersin.
Ey ay yüzlü! Ramazan ayı aşıkların kalp semasında zuhur etti. Gökten mücevherler yağmaya başladı. Eteğini altına tut. Zaman kapış zamanıdır. Bu ayda nafile namaz, zikir, sadaka ve benzeri ibadetlerini çoğalt. Her bir nafile için, diğer aylarda eda ettiğin farz ibadetlerin sevabını al. Namazlarını cemaatle kıl. Farz ibadetlerini eksiksiz yap. Ramazanda eda ettiğin her bir farz için, diğer aylarda eda ettiğin yetmiş farzın sevabını kazan. Meleklerin meclisinde oturup, maddi ve manevî yaralarına merhem bulmak istersen Kur’an-ı Kerim’i çok tilavet eyle. Günahlarını sevabınla imha etmek istersen, gene Kur’an oku. Zira bu ayda Kur’an’ın herbir harfi için bin, cuma gecelerinde binlerce, kadir gecesinde ise otuzbin sevab alırsın. Kelâm-ı Kadim’in tefsirini okumayı da ihmal etme ki, ahlakın Kur’an ahlakı olsun.
Ey aziz! Boynunu ateşten kurtarmak istiyorsan, iftar sofranda misafirin olsun. Hem günahların erisin, hem de onların sevabının bir misli sana yazılsın. Elinin altında bulunanların işlerini hafiflet ki, Allahu Tealâ da seni bağışlasın ve Cehennem’den azad etsin. İki Cihan Güneşi Efendimiz (A.S.), ramazan ayı girdiği zaman bütün esirleri serbest bırakır, istek ve ihtiyaç sahiplerine ihsanlar ederdi. Bilmiş ol ki, bu ayda insaniyet ufuklarında yürümeye muvaffak olursan, bütün sene boyunca aynı ufuklarda yücelmeye devam edersin.
Ey dost bahçesinde güller deren! Gül bahçesine geri dönüp dost iline sefer etmek istersen, can kuşu ten kafesinden ayrılmadan irfan kâbesine sefer et. Nam u nişanı at, varını yağmala, yüzünü yerler gibi ayaklar altına koy. Aşk pîrine mahrem ol ki, canana can etsin seni. Bu sıfatlarla sıfatlanıp hiçlik elbisesini giymezsen, hiç bir zaman hakiki menzile varamazsın.
Ey aşık! Dost ilinden kokular almak istersen, güneş üzerine doğmadan tenhalarda yerini ayır. Gelin gibi tüllerin altına gir. Gözlerini ağyara kapa, dilini perçinle. Kalp semasının ufuklarına yönel. Allah diyerek Arş istikametine sefer et. Zinhar yollarda gördüklerine takılıp eğlenme. Her gün sefer et. Dost kapıları açılıp, başına ihsanlar saçılıp, her taraftan merhaba sadaları gelinceye kadar, atının gemini dizginleme sakın. Öğle namazını eda ettiğin zaman, gene aşk kâbesine dön. Zaman ve mekanı dür, mesafeleri kaldır, gözünü yum, kendine gece yap. O hep geceleri gelir zaten böyle meclise. Dost ilinden aşk kâbesinin üzerine durmadan nur yağıyor. Altın oluktan çağlayanlar gibi akıp gidiyor. Gönül kovanını altına tut. Kalbin derya olup, her bir zerren mest oluncaya kadar hep bu meyden içmeye devam et. İkindi namazını kılar kılmaz Hacegân sofrasına otur. Orucum bozulur diye de korkma sakın. Zira bu sofrada tarhana çorbası içilmez. Can yemeği yenir, aşk şarabı içilir. Bâtın gözü açık olanlar o sofrada İki Cihan Güneşi (A.S.) ve onun Altın Silsilesi’ni müşahede ederler. İmam Cafer sadık Hazretleri’nden beri her gün kurulan bir sofradır bu sofra. Maddî ve manevî müşkillerini çözmek istersen sakın bu ziyafeti kaçırma.
Ey Hak Talibi! Bil ki, şu anlatılanları tam olarak yapan kimse, meleklerden daha büyük ve mükerrem bir varlık haline gelir. Asli vatanına dönmeden önce oralara sefer yapıp, Hakk’a vuslata erer. Vatanına döndüğü zaman da, geldiği makamın daha yükseğine çıkar. Mübarek üç aylarda, Receb ve Şaban’dan sonra Ramazan-ı Şerif’i idrak edip, Kadir Gecesi’ni ihya eden bir Hak talibi, hangi mertebede olursa olsun meleklerin ufkuna yükselir. Hayatını israf edip elması kömürle değiştiren, şu alemdeki geçici zevkleri Cennet ve Cemalullah’a tercih edenler ise, ebediyyen hüsran içinde kalırlar. Bir de böylesine nuranî iklimleri manevi mi’raçlarına vasıta yapanlar var ki, onlar Cennete dahi razı olmayıp, Cemâlullah’a göz dikmişlerdir. Rabbim, onların dualarının bereketiyle bizleri gaflet ve dalaletten muhafaza eyleye…
(İhya, Mektubat-ı Rabbânî, Marifetname, Divan-ı Niyaz-ı Mısrî, Risale-i Nur)
Mustafa Bahadıroğlu, Semerkand Dergisi, Aralık 1999.
Bu yazı 644 kere okunmuştur.
Sosyal medya:
Tweetle