rss: yazılar

yönetici

İlahî Rahmet İçin Sıla-i Rahim

0 yorum
İlahî Rahmet İçin Sıla-i Rahim

Sıla-i rahim Allah Tealâ’nın kesin emriyle farz olduğu gibi bunun zıddı olan kat-i rahim de haramdır. Zira akrabayla ilişkiyi kesmek, iyilik ve ihsanda bulunmayı terk etmek, Allah Tealâ katında mes’ul ve mahcup olmak demektir.

Ayet ve hadislerde “zü’l-erham” ve “ulü’l-erham” olarak da zikredilen sıla-i rahim, kişinin kendisine yakınlığı olan kimselere iyilik yapması, onlara ihsanda bulunması anlamına gelir.

Derece derece yakınlık

Kişinin yakınları olan ve gözetilmesi emredilen kimseler ise yine ayet ve hadislerde belirtilmiş, yakınlık bağı olan kimseler arasında bir derecelendirme yapılmıştır. Sıla-i rahim dairesine giren kimseleri genel anlamda ifade etmek gerekirse, evvela kan bağı ile veya evlenme yoluyla akraba olanlar, sonrasında ise komşular, aile dostları, öksüzler, yetimler, yoksullar ve diğer müminlerdir.

Sıla-i rahim dairesinin ilk halkasını oluşturan akrabalık bağlarının devam ettirilmesi şu ayet-i kerime’de emredilmiştir: “Şüphesiz Allah adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder. Hayâsızlığı, fenalığı ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” (Nahl, 90)

Hz. Peygamber s.a.v. Efendimiz’in hadislerinde de sıla-i rahimin önemi bildirilmiştir. Bir sahabinin cennete girmeye vesile olan amelleri sorması üzerine Efendimiz s.a.v.: “Hiçbir şeyi ortak koşmaksızın Allah’a kullukta bulunursun, namazı kılarsın, zekâtı verirsin ve sıla-i rahim yaparsın.” (Buharî, Zekât,1) buyurmuştur.

Hz. Peygamber s.a.v. Medine’ye hicret ettiğinde ilk sözlerinde sıla-i rahim’i zikrederek şöyle buyurmuştur: “Ey insanlar! Selamı yayın, yemek yedirin (ikramda bulunun), sıla-i rahim yapın, gece namaz kılmak için kalkın. Böylece selametle cennete girersiniz.” (İbn Mace, Et’ime,1)

Efendimiz s.a.v.’in bu ifadelerinden anlaşıldığı üzere sıla-i rahim halkasına giren kimseler arasında belirlenen yakınlık derecesinin gözetilmesi toplumda güçlü bir birlik ve dayanışma sağlanması bakımından önemlidir. Kişinin akrabalarıyla olan ilişkilerinde emredildiği üzere hareket etmesi, sıla-i rahim’in gittikçe genişleyen halkalarında bulunan kimselere karşı sorumluluklarını yerine getirmek için ilk ve temel adımdır. Hak Tealâ’nın emrini layıkıyla yerine getirmek, sıla-i rahim dairesindeki öncelik sırasının gözetilmesiyle mümkündür.

Cennet kapısının anahtarı

Kur’an-ı Kerim akl-ı selim kimseleri şöyle izah etmektedir:

• Onlar, Allah Tealâ’ya verdikleri ahdi yerine getirenlerdir. Bu ahit Allah’ın, kullarını mükellef kıldığı emirleri ve yasaklarıdır.

• Allah’ın, yapmalarını emrettiği sıla-i rahmi yaparlar.

• Cehenneme girmelerine sebep olacak kötü amellerden korkarlar. Her zaman Allah’a itaat etmeye gayret eder ve O’nun koyduğu sınırları korurlar.

• Allah’ın rızasını kazanmak maksadıyla zorluklara sabrederler.

• Farz namazları vakitlerinde şartlarına uygun olarak kılarlar.

• Allah’ın kendilerine vermelerini farz kıldığı infaka özen gösterirler, mallarının bir kısmını gizli ve aşikâr olarak verirler.

• Cahilliği (kabalığı) yumuşak huylulukla, eziyeti de sabırla savarlar.

• Kötülüklerden korunmak için iyilik yaparlar.

İşte böyle yapanlar için ahirette güzel bir sonuç vardır.

Bu güzel sonuç, iyi kimselerin ve onların salih olan babaları, kadınları ve çocuklarının girecekleri ebedî ikamet yeri olan cennetlerdir. Yakınları amelleriyle bu yüksek makamlara hak kazanmasalar da, salih kulların yalnızlıklarının giderilmesi ve sevinçlerinin tamamlanması için bir ikram olarak yakınlarının dereceleri yükseltilir. Bu Allah’ın bir lütfudur.

Kur’an-ı Kerim’de belirtilen bu hususlara dikkat edenler için bir başka ikram vardır ki, onu da Yüce Allah şu sözüyle açıklamıştır: “Onları kutlamak için cennetin bütün kapılarından yanlarına melekler girer ve şöyle derler: ‘Dünyada sabretmeniz sebebiyle burada afetlerden ve sıkıntılardan kurtuldunuz. Geçmişte yorulmuşsanız şimdi mutlaka dinlenirsiniz.’ Bu, selametin devam edeceğine dair onlar için bir müjdedir.”

Kur’an-ı Kerim’de akl-ı selim sahibi olanlar tarif edilirken sıla-i rahimi yaptıkları, kâfirlerin kötü sıfatlarını anlatılırken de sıla-i rahimi ihmal ettikleri ifade edilmiştir:

“Onlar, kendilerine emrettiği iman ve itaati yerine getireceklerine dair Allah’a verdikleri sözü bozarlar, Allah’ın emrettiği sıla-i rahmi de keserler. Yeryüzünde fesat çıkarırlar. İşte bu çirkin vasıfları taşıyan o kimseler var ya, onlar Allah’ın rahmetinden uzaklaştırılmış ve cennetinden kovulmuşlardır. Ahiret yurdunda onlar için kendilerini üzecek bir şey vardır. O da cehennem azabıdır. Takva sahiplerinin bunun aksine sevinecekleri şeyleri vardır.” (Ra’d, 20-25)

Bağı kopartanlar

Bir de sıla-i rahim’in zıddı olan “kat-i rahim” vardır. Sıla-i rahim’in yapılmamasına yani akrabalık görevlerinin ihmal edilmesine, akrabaların ziyaret edilmemesine ya da onlara kötü davranılmasına kat-i rahim denir. Genel olarak bu terim “akrabalık birliğini bozmak” ya da “akrabayla ilişkiyi kesmek” anlamlarına gelmektedir. Allah Tealâ sıla-i rahime riayet etmeyip kat-i rahim halinde bulunanları şu şekilde uyarmaktadır:

“Ey insanlar! Sizi bir tek nefsten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden sakının. Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir.” (Nisa, 1)

Sıla-i rahim Allah Tealâ’nın kesin emriyle farz olduğu gibi bunun zıddı olan kat-i rahim de haramdır. Zira akrabayla ilişkiyi kesmek, iyilik ve ihsanda bulunmayı terk etmek, Allah Tealâ katında mes’ul ve mahcup olmak demektir. Ayrıca sıla-i rahimi ihmal etmek insanı yalnızlık ve çaresizlik içerisinde bırakıp manevi boşluğa düşmesine sebep olur. Dünya meseleleri karşısında yalnız kalan aileler huzursuzluk yaşar. Yani sıla-i rahimi terk etmek hem dünya hem de ahiret hayatını olumsuz etkiler ve ebedî hüsrana sebep olur.Peygamber Efendimiz s.a.v. buyurur ki: “Akrabalık bağlarını kesip koparan kimse cennete giremez.” (Buharî, Edep, 11)

İnsanı yaratan kudret eli yarattığı varlığın neye ihtiyaç duyduğunu elbette yaratılandan iyi bilir. Bu açıdan bakıldığında sıla-i rahimde gerek kişisel gerekse toplumsal hayat için sayısız faydalar vardır. Dolaysıyla sıla-i rahim emri diğer ilahî emirler gibi bir lütuftur. Bu emri bir yük olarak görmek yerine insanlar arasında akrabalık ve hısımlık bağlarını yaratan Cenab-ı Mevlâ’ya şükür ile gereğini yerine getirmek, hem insanî hem İslâmî bir vazifedir.

Sonraki sayılarımızda Efendimiz s.a.v’in hayatından sıla-i rahim örneklerini paylaşmak ümidiyle…

Mehmet Fatih Çakır – Semerkand Dergisi, Kasım 2013.


Bu yazı 4.340 kere okunmuştur.


Sosyal medya:



Bu yazıya yorum yapın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

NFL Jerseys Free Shipping